600 yıllık Osmanlı tarihinin yaklaşık 450 yıllık dönemine damgasını vuran ve devletle adeta bütünleşmiş olan Yeniçeri Ocağının 1826 tarihinde Sultan II. Mahmud ve ekibi tarafından planlı bir operasyonla imha edilmesi, Osmanlı sistemini kökünden değiştiren gelişmelerin de başlangıcı olmuştur.
Ocağın kaldırılmasının ardından yürütülen karalama ve iftira kampanyasıyla Osmanlı'nın yaşadığı her türlü problem ve bunalımın yegane sorumlusu olarak Yeniçerilerin gösterilmesi kesin bir hüküm halinde sunulmaktadır.
19.yy'da gücünün doruğuna ulaşan Batı emperyalizminin Osmanlı Devletini tasfiyeye dönüştürme operasyonu ile Ocağın kaldırılması arasındaki bağ ısrarla karartılmakta ve gözden uzak tutulmaya çalışılmaktadır. Oysa, 19. yy'da başlayıp tesirleri günümüze kadar devamedegelen gelişmeler bu hadiseyle doğrudan ilişkili olduğu kitap okunduğunda daha iyi anlaşılacaktır.
İki ana kısımdan oluşan kitabın birinci kısmı, Yeniçerilerin Osmanlı toplum ve siyasi hayatındaki yeri, tesirleri, Osmanlı'nın tasfiyesi ve Ocağın ilgasını ele almaktadır. İkinci kısımda ise, 1606 yılında Ocak teşkilatı içinde yetişen isimsiz bir Yeniçeri tarafından Ocağın gelenekleri, tarihi ile zaaf ve yanlışları anlatılmaktadır. Kitabı okurken, dünyanın en büyük imparatorluklarından olan Osmanlı Devletinin nasıl bir komploya kurban gittiğini anlamak mümkündür.
Selamlar Ahmet Bey,
İnanılmaz bir arşiv ve bilgi hazinesi hazırlamışsınız. Pusulasız kaybolmamak adeta imkansız. Bunun için tarihi seven biri olarak öncelikle teşekkür ederim.
Halaçoğlu bu meseleyi iyi araştırmamış. Nizam-ı Cedid hareketine karşı bilhassa Rumeli ve Konya'daki muhalefetten ve Kadı Abdurrahman'ın zalimliğinden haberi yok mu? Yeniçerilerin yerine getirilmek istenen Nizam-ı Cedid askerinin...